19 Ekim 2020 - 17:49 - Güncelleme: 19 Ekim 2020 - 17:51
Kin, nefret, düşmanlık insanı insanlığından eder, adalet, feraset, sağduyu, hoşgörü duygularını yok eder ve kişileri, grupları taassuba, bağnazlığa, yobazlığa, barbarlığa, ilkelliğe götürür. Bireyi bu duygulara iten, paranoyak kişilik haline getirenler ise, bağlılarını kendi etrafında tutmak, diğerlerini yok ederek daha güçlü olmak, hükmetmek güdüsüyle, bilinçli olarak, karşı gruba, karşı görüşe kin, nefret, düşmanlık eken cemaatler, gruplar, siyasi oluşumlardır. Sonuç; öfkeli, tahammülsüz, huzursuz, umutsuz, düşünemeyen, sorgulayamayan ve adalet duygusunu kaybetmiş yığınlardır. Şartlar ne olursa olsun ilkeli, erdemli davranıp, adaleti elden bırakmayanların ise kin ve nefret dolu, adaletsiz yığınlar karşısındaki imtihanları çok zordur. İnançlarından, ideallerinden taviz vermeden, hakkı, doğruyu savunarak yaşamaya çalışanların karşısına her dönem gücü ve güçlüyü savunan, çıkarcı ve çoğu zaman sloganlarla yönlendirilebilen bir güruh çıkar ve böyle yığınlar karşısında erdemli, ahlaklı kalabilmek, doğruyu söyleyebilmek, birlikte yaşamak zorunda olmak ise ayrı bir imtihandır. Şunu unutmamalıyız ki; güç ellerinde iken haktan, adaletten ayrılanlar, eleştirilmeye tahammül edemeyenler, tarafgir davrananlar, istişareden uzak yaşayanlar, istişareyi sadece kendisine kayıtsız, şartsız bağlılarıyla yapanlar, yapılan ve yapılması muhtemel kötülüklerin normalleşmesine, yayılmasına ve zulme destek vermiş olurlar.
FACEBOOK YORUMLAR