Muhammet İSPİRLİ

Muhammet İSPİRLİ

konuŞUyorum

YEREL MEDYAYA EMZİK

13 Eylül 2021 - 09:35

İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki kanun geçen yıl eklentilerle düzenlenerek yürürlüğe girdi ama sıkıntılar devam ettiği için konu yeniden TBMM’de.
Her ne kadar “Yerel Basın”, yeni teknik iletişim araçları ve güncel doğru tanımıyla “Yerel Medya” konunun bir anlamda dışında görünse de, bu işin nüvesini teşkil ettiği yine dikkatlerden kaçıyor.
Türkiye’de yerel basının tarihi geçmişi, süreci ve bugünkü durumu malum.
Türk gazetecilik tarihi, Osmanlı Devletiyle başlamakta ve günümüz kavramsal çerçevesini kullanırsak başlangıçta “yerel basın” şeklinde ortaya çıktığını görürüz. Matbaacılık eğitimleri, süreli yayınlar, vilayet gazeteleri derken, ülke genelinde hayli yaygınlaşır, yaygın basının oluşumuyla daha bir şekillenir.
Mahalli basın, işletmesi ve çalışanıyla süreçte hep ekonomik sıkıntı içindedir. Matbuat işleri, devletin ilan gelirleriyle ayakta durmaya çalışmıştır.
Ancak illerde sayı hayli artınca, başta ekonomik sorunların çözümü adına birkaç yıl önce pek çok ilde irili ufaklı yerel gazeteler birleştirildi.
Resmi ilan pastasından alınan pay biraz büyüdü ama gazeteciliğin temel öğesi haber üretiminde ihtiyacı olan elemanı yeterince istihdam edemiyor. İstisnalar tüm imkanlarını kullanarak bu ihtiyacı gidermeye çalışıyor ama genelde haber ajanslarından, internet ortamından, yerel yönetimlerin dayadığı malzemeden faydalanıyor.
Günümüzde artık mahallinde neşredilen yazılı basına yerel televizyon bir iki radyo hariç ve yine yerel internet gazeteciliğini de eklediğimizde “Yerel Medya” nın oluşumunu görürüz.
Söz konusu yayın organlarının gerek sahipleri ve gerekse çalışanlarının çok az kısmı gazeteci.
Mesleğin bir tanımı var
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde gazetecilik mesleği şöyle tanımlanıyor:
Düzenli bir şekilde, günlük yahut süreli bir yazılı, görüntülü, sesli, elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir.”
Yıllardır Yerel Basın ve mesleğin sıkıntıları tartışılır durur. Sorunlar ortaya atılır, çözüm önerileri sunulur, mevzuatlar hazırlanır, yasalar düzenlenir ama sonuç hep aynı.
Hâlbuki, yerel basın, yaygın basının güç kaynağıdır bir anlamda. Yerel basın demokrasimizin vazgeçilmezi, hatta güvencesidir.
Yerel gazetelerde çalışan birçok gazeteci, yazılı ve görsel basına da haber geçer. Yaygın anlamda halkın haber alma haklarını kullanmaları ve bilgi sahibi olmaları da sağlanır.
Yerel gazeteler bu toplumun aynı zamanda yerel belleği ve arşividirler. Yaygınlar kadar yerel gazete arşivleri de araştırmacılar için önemli bir bilgi kaynağıdır. Yerel gazetelerin böyle bir işlevi de bulunuyor. Bu önemli bir olgu ve dikkatlerden kaçırılmamalı.
Ve, yerel gazeteler bir ölçüde okul gibidirler; pek çok muhabirin, yazarın yetişmesine aracı olurlar. Yazma alışkanlığını birçok kişi, yerelde kazanır, sonra bir bu uğraşı, geniş alanlara taşınır ve profesyonel bir uğraşı haline gelir.
Hal böyle iken, son bir ay içerisinde Erzurum’da yapılan iki toplantının detaylarına bir göz atalım.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı geçen ay  'Yerel Medya Buluşmaları' projesi kapsamında bir program düzenledi. Erzurum’daki temsilciliğin ısrarlı davetiyle Üniversitedeki toplantıya gittim. Özel bir VİP aracıyla toplantıya bir endazeyle gelen program sunucular nihayet yarım saat gecikmeyle sahnede yerlerini aldılar. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı bir anlamda temsilen boynu boğazı kolları dövmeli kameramanının görsel çekimleriyle kentteki yerel medya temsilcilerine, 'çok kanallı yayıncılık' sistemi sunumla anlatılacak, yerel basının sorunları kayda alınacakmış.
Sahnedekiler yarım saat dahil oldukları grubun reklamını yapmalarına daha fazla tahammül edemeden çıktım. Kardelen TV genel yayın yönetmeninin de ardımdan salonu terk etmesiyle orada sadece 3 kişi kalmıştı.
Sadece bir kıyaslama, yarım saat öve öve bitiremediği gruplarının yayın organının başarı PR’ı dikkatimi çekmişti. Ofise geldim benim yönetmenliğini yaptığım alo25 sitesiyle bir Alexa ölçümü yaptım, arkadaşlar benden bile gerilerde idi.
Ama ne haklarını yiyeyim, kendilerini güzel anlatıyorlar, tıpkı yukarıdakilere anlattıkları gibi...
Bu arkadaşların bulundukları yeri nasıl yakaladıkları, Türkiye’deki mesleğin geldiği noktayı açıkça izah ediyor aslında.
Bir diğer toplantı, AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın programı.
Öncesi partide sonrası akşam yemeği programına dönüştürülen toplantıda yerel basının sorunları dile getirilecekti.
Yaklaşık 80 kişi programa gelmişti.
Birkaç arkadaşın sorunları dile getirmesiyle toplantıya AK Parti’nin başarılı (!..) çalışmaları ve CHP’li il başkanının taciz olayı damga vurdu.
Ah be CHP burada da maydanoz oldun. Hukukçu milletvekili ne güzel not defterine sorunlarımızı yazıyordu, 70’li yıllardaki gibi...
Neyse ki, protokol toplantılarında kendini gösteren cemiyet başkanlarından da bir isteği oldu sayın vekilin. Sorunları bize yazın, gönderin!
Bazı arkadaşların toplantı sonrası sayın vekille resim çektirip sosyal medya hesaplarından paylaşmalarını da doğrusu anlamış değilim.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum