Erdal Güzel

Erdal Güzel

GÜZELCE

TABYALAR VE ER-VAK

19 Eylül 2024 - 12:47

  Erzurum, Osmanlı döneminde yapılmış tabyalarıyla meşhur bir şehirdir. 

Tarihçiler, Erzurum’da 52 tabyanın olduğunu ve bunlardan 21 tanesinin günümüze ulaştığını söylemekteler. 

 Aziziye, Mecidiye ve Şahap Paşa gibi tabyalar yakın zamana kadar askeri birimlerin uhdesinde olduğu için oralara gidip gelmek izinle olurdu. 

Bu uygulamaların birtakım zorlukları olsa da tabyaların bakımı ve korunmasını sağlaması açısından büyük avantajları vardı.  

Şehir merkezine çok yakın olmasına rağmen Aziziye ile Mecidiye tabyalarını halkın büyük kısmı görmüş değildi. 

Öğrencilik yıllarımızda, tarihçi Tahsin Aşuroğlu hocanın bizi tabyalara götürüp tarihi bilgiler aktarmasıyla ilk defa tabyaları görmüştüm. 

1935 ve 1952’li yıllarda tabyalara yapılan halk yürüyüşü ile hafızalara kazınan bu ecdat yadigârları Erzurum Kalkınma Vakfı’nın konuya el atmasıyla gündeme taşınmıştı. 

 Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof Dr.Erol Oral’ın  Er-Vak Başkanı olduğu 2000 yılında yapılan 8. Sultan Sekisi Toplantısıyla  geniş bir katılımla tüm tabyalar ziyaret edilmiş ve konuyla ilgili ilk meşale yakılmıştı. 

2004 yılında Er-Vak’ın geleneksel hale getirdiği 12.Sultan Sekisi Toplantısı Aziziye Tabyası’nda yapılmış ve alanda inşa edilen çeşmenin açılışı gerçekleştirilmişti. 

Er- Vak Başkanı Necati Bölükbaşı ve yönetim kurulu üyelerinin tabyaları gündemlerine alması, Topçu Alay Komutanı Kurmay Albay İhsan Uyar ile Belediye Başkanı Mahmut Uykusuz ve şehir bürokrasisinin büyük desteği ile Aziziye ve Mecidiye Tabyalarında ciddi hizmetler yapılmıştı. 

Er-Vak’ın öncülük ettiği bu hizmetler arasında en önemlisi Tabyalar giden yolun genişletilmesi ve askeri alandan ayrılması olmuştu. 

Yolun askeri bölgeden ayrılması için gerekli olan resmi prosedürler  ve genişletme işlemleri  Kurmay Albay İhsan Uyar tarafından sağlanmış, yol kenarına yapılması gereken  çitler, gençlik ve spor müdürü Nihat Gezder tarafından temin edilmişti. 

Er-Vak tarafından başlatılan kampanyalarla tabyalarda ağaç dikme faaliyetlerine hız verilmiş, bu ağaçların sulanması için Er-Vak Yönetim kurulu üyesi Efrahim Güngör tarafından damlatma sistemi kurulmuştu. 

Daha sonraki yıllarda tabyalarda çıkan yangınla birlikte, dikilen ağaçların ve sulama sistemlerinin büyük kısmı kül olmuştu. 

DSİ’nin su kuyusu açması, buraya dalgıç pompa yerleştirilmesi ve TEK’in trafo kurması, dört güllü çeşmenin yapılması Er-Vak’ın koordinasyonu ve çabalarıyla gerçekleştirilmişti. 

Kış mevsiminde yapılan çeşmenin taşları Kamber köyünden getirilmişti. Çeşmeyi, çadırda çalışan  “Ağır Usta “ lakaplı kardeşimiz yapmıştı. 

Tabyalarda o güne kadar bayrak direği yoktu. Necati Bölükbaşı’nın, İhsan Albayla istişaresinden sonra bu konuda çözüm aranmış ve neticede 150m2 bayrağın dalgalanacağı 52 m uzunluğundaki bayrak direği temin edilmişti. Bu konuda Röleve ve Anıtlar Müdürü Fatma Mergan’ın büyük katkısı olmuştu. 
 

 Er-Vak’ın temin ettiği 150 m2’lik bayraklar rüzgârdan çabuk yırtılıyordu. Bayrak kanununa göre tamiri yapılamayan bayrağın fiyatı ise bayağı pahalıydı. Faruk Albay bu konuyu sahiplenerek sorunu çözmüştü 

Bu aşamada önemli bir sorun bayrak direğindeki motorun çalışması için elektriğin olmamasıydı. 

Sorun. O dönemin AKP milletvekili Prof.Dr.Muzaffer Gülyurt’un Kayseri’den getirdiği kablolarla aşıldı. 

Artık tabyalar Er-Vak camiasının ikinci adresi olmuştu 

Aziziye Tabyası’nın restorasyonu için Er-Vak devreye girerek Kültür Bakanlığındaki üst düzey bürokratlara ulaşmış ve bu teklif kabul görerek çalışmalar başlatılmış ve Aziziye Tabyası bu günkü haline kavuşturulmuştu. 

Dönemin valisi Sn.Mustafa Malay’ın da bu konuda ciddi destekleri olduğunu da ifade etmeliyim. 

Çeşmenin akması, elektriğin gelmesi, yolun açılması, bayrak direğinin dikilmesi, su kuyusunun açılması, damlatma sisteminin kurulması, ağaçlandırmaya hız verilmesi ile birlikte heyecanımız artmış şehir dayanışması ile birlikte yapılan faaliyetler görünmeye başlamıştı. 

Daha yapacak işler vardı. İhsan Albay, tabyaların ışıklandırma işine girmiş ve akşamları ışıl ışıl yanan bir sistem kurmuştu. 

Eksiğimiz bu alanda bir heykelin bulunmamasıydı. 

Er-Vak Başkanı Necati Bölükbaşı, Tebrizkapı’ya dikilen ve şehirdeki bazı olumsuz yaklaşımlar üzerine kaldırılan Nene Hatun heykelinin depoya kaldırıldığı haberini almıştı. 

Bu haber üzerine Er-Vak tarafından bu heykel alınarak şu andaki yerine getirilip monte edildi. 

Er-Vak olarak hemen her gün tabyalardaydık.  Tabir yerindeyse, tabyalarla yatıp, tabyalarla kalkıyorduk. 

Öyle ki kışın tabyalar civarında konuşlanan kekliklere dahi yem taşıyorduk. 

Rahmetli Feyyaz İbrahimhakkıoğlu evinin suyunu bahane edip sıkça tabyalara gelirdi. 

Necati Bölükbaşı’nın görevi, şahsıma devretmesiyle birlikte ekibimizle birlikte hizmetleri hiç aksatmadan yürüttük ve yürütmeye devam ediyoruz. 

İhsan albay gitmiş, yerine atom karınca tabir edilen Faruk Sungur albay gelmişti. 

Son derece sorumlu ve çalışkan kişiliği olan Faruk albay, tabyaları öyle sahiplenmiştik ki her sorunu anın da çözüyordu. 

Er-Vak olarak önceliğimiz Aziziye ve Mecidiye tabyalarının Milli Park haline getirilmesiydi. Neticede bu istediğimiz zaman sonra yerine geldi. 

Aziziye Tabyası’nın batısında kaybolmaya yüz tutmuş mezarlar vardı. 

O dönemin Palandöken Belediye Başkanı Cenap Köksal Birdal’a konu aktarıldı ve buraya yeni mezarlar yapıldı. 

Tabyalarda bir bekçi vardı. O da bu alanı kontrol edemiyordu. 

Hemen her gün gittiğimiz tabyalarda güvenlik sorununu yaşıyorduk. 

Pirinç levhaların ve Kabloların çalınması, savaş topu’nun tekerlerinin sökülüp götürülmesi canımızı sıkıyordu. 

Hele, Mecidiye Tabyasında ki şöminelerin defineciler tarafından tahrip edilmesi yüreğimizi yakmıştı. 

Bayrak direğinin motorunun çalınmasını bir türlü hazmedemedik. Basın vasıtasıyla motorun getirilmesi için hırsıza ricada bile bulunmuştuk 

Arızalanan dalgıç pompanın tamiri için esnafın para istenmesi ise kabullenmediğimiz bir durumdu. 

En son , Prof.Dr.Üstün Dökmen Hocanın babası Salih Dökmen tarafından yapılan  Nene Hatun rölyefinin sökülüp götürülmesi kabul edilir değildi. 

Üstün Hoca, Erzurum’a geldiğinde TRT tarafından kendisi ile yapılan belgeselde tabyalarda birlikte olmuş babasının yaptığı rölyef hakkında konuşmuştuk. Bu arada TEK idaresi elektrik aboneliği için yakamızdan düşmüyordu. Bu konuda öyle ısrar ettiler ki bizde “aboneliği Nene Hatun üzerine yapın” diyerek son noktayı koymuştuk. 

Her yıl ağaç dikime mevsiminde “Tabyalarda bir ağacınız olsun” mesajıyla etkinliklerimize devam ettik ve Orman Baş Müdürlüğü ile birlikte ağaçlandırma faaliyetlerini sürdürdük. 



Bu etkinlikte Atatürk Üniversitesi Öğrencileri ile Milli Eğitime bağlı bazı okul öğrencilerini tabyalara taşıyıp onlara çevre ve tarih bilinci verdik. 

Er-Vak Kadın Komisyonu üyelerinin tabyalarda hazırladığı semaver çayı eşliğindeki kahvaltı ikramı ise etkinliğe renk katıyordu. 

Suzan Pirimoğlu ve Nuran Çelenk Başkanlığındaki Er-Vak Kadın komisyonu da yaptıkları organizasyonlarla öğrencileri ve dışardan gelen misafirleri tabyalara götürüp onları ecdat eserleriyle buluşturuyorlardı. 

Erzurum da yetkili rehber olmadığından tabyaların tanıtımını  Er-Vak camiası olarak şahsım, Prof.Dr.Erol Kürkçüoğlu, Prof.Dr.Yavuz Aslan, Prof.Dr.Hüseyin Yurttaş, Prof.Dr.Murat Küçükuğurlu,Prof.Dr.Ömer Akbulut, Doç.Dr Kadir Koşan, Doç.Dr. Mevlüt Yüksel, Abdurrahman Zeynal ,tarihçi Muzaffer Taşyürek’le birlikte gönüllü olarak yapıyorduk. 

Bu arada üyemiz Muzaffer Taşyürek Hocanın tarihçi olmasına rağmen yetkili rehberlik kokardının olmamasından dolayı mahkemelik olduğunu da tebessümle ifade etmek isterim. 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum