Sosyal bir varlık olan insan, düşüncelerini paylaşacağı, fikirlerini özgürce tartışacağı, içini dökebileceği özetle; konuşabileceği ve nefes alacağı ortamlara ihtiyaç duymaktadır. Ülke genelinde kahvehaneler ve kıraathaneler bu fonksiyonu bir miktar yerine getirmiş olsalar da her türlü düşüncenin özgürce konuşulduğu ve hoşgörü içinde tartışıldığı ortamlar ne yazık ki şehirlerde pek fazla bulunmamaktadır.
Kadim bir kültüre sahip olan Erzurum’un bu konuda oldukça şanslı şehirlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Uzun yıllar rahmetli Nail Orhon’un işlettiği ve Unesco tarafından ‘Hoşgörü Ödülü’ alan ‘Hemşin Pastanesi’ bu fonksiyonu hakkıyla sürdüren mekânların başında gelmekteydi.
Rahmetli Fatih Akmehmetoğlu’nun misafirlerini fedakârlık ve sabırla ağırladığı ‘Baltahane’ de (Komesli Han)bu hoşgörü ortamını uzun yıllar yaşatmıştı. Nail Orhon ve Fatih Akmehmetoğlu’nun vefatlarından sonra bu boşluğu, adını işletmecisi Hamza Çimen’den alan ‘Hamzahane’ isimli çay ocağı doldurmuş bulunmaktadır.
Narmanlı Camii’nin bahçesinde bulunan ‘Hamzahane, her türlü siyasi fikirden ve değişik meslek grubundan insanların bir araya gelip hoşgörü ile tartışıp birbirlerine tahammül gösterdikleri hoşgörü mekânı olarak hizmetini yürütmektedir.
Gündüz müşterileri ve gece müdavimleri ile görülmeye değer bir mekân olan ‘Hamzahane’de bir bardak çay içimi süresince çok farklı kişiliklerle tanışma ve derin sohbetlere tanık olma şansını yakalamak mümkün.
Şiir söyleyenden gazel okuyana, nutuk atandan, şarkı türkü söyleyene, acımasız muhaliften fanatik taraftara, dinle arasına mesafe koyanla, sansürsüz konuşanına kadar herkese kapısını açan ‘Hamzahane’, Erzurum’un Hyde Parkı niteliği ile kent kültürüne önemli bir renk katıyor.
Müdavimleri arasında Selami Akpınar, Prof. Dr. Fazlı Polat, Dursun Şen, Cesimi Günaydın, Naci Saydam, Emin Öztürk gibi renkli simaları kaybeden ‘Hamzahane’, keskin söylemlere rağmen arkadaşlık duygularının ve vefanın yoğun hissedildiği bir mekân olma vasfı ile de kendini farklı kılmaktadır.
Bu, küçük ama fonksiyonu yüksek mekânda sigara içilen ve içilmeyen iki ayrı bölüm olsa da genelde her iki tarafta da kural ihlalleri olabilmektedir.
Çayın dışında ikramın olmadığı, televizyonun ve lüksün bulunmadığı ‘Hamzahane’de baloncu Nuri ve Tablacı Mevlüt’ü, Prof. Dr. Kemalettin Kara, Prof. Dr. Fatih Kızıloğlu, eğitimci Uğur Güzel, mühendis kardeşler Hayati-Sedat Bilge ile tartışırken görebilirsiniz.
Duvarda Mustafa Kemal Atatürk, Recep Tayip Erdoğan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in portrelerinin asılı olması mekân hakkında gelenlere anlamlı bir mesaj vermektedir.
Sabah namazına kadar müdavimlerin eksik olmadığı ‘Hamzahane’nin en hararetli saatleri gece saat 22.00’ den sonra başlamaktadır.
Herkesin içtiği çayın adedine bakmadan kasaya katkıda bulunduğu bir yöntemle çarkını döndüren ‘Hamzahane’de, cömert sofraların kurulduğunu, herfene tarzında ikramların yapıldığını da hatırlatmak gerekiyor.
Neredeyse, yedi gün yirmi dört saat açık olan ‘Hamzahane’de, isyan ruhlu müdavimlerinden başka buraya ara sıra uğrayıp büyük bardak çay içen Kübra, kibritleri sigara tablasında yakıp seyreden Ömer, çayı bir dikişte içen Kadir, her gün gelip 1TL harçlığını alan Erhan gibi meczup meşrepli renkli simaları da görebilirsiniz.
Eleştiri dozunun yükseldiği anlarda ortama sükûnetin hâkim olması müdavimler arasındaki samimiyetin ifadesi olarak kendini gösteriyor.
Akademisyeninden esnafına, emekli bürokratından siyasetçisine farklı meslek guruplarındaki insanların limanı olan ‘Hamzahane’de; Ali Şeriati’den, İmamı Azam’a, Karl Marks’tan, Pol Pot’a, Nazım Hikmet’ten Necip Fazıl’a, Ahmet Arif’ ten Atilla İlhan’a, Sezai Karakoç’tan Aşık Reyhani’ye kadar savrulan yelpazede her türlü fikir cereyanlarının esintilerini hissedebilirsiniz.
Voltaire’den şiirlerin dahi okunduğu ‘Hamzahane’de konuşulanların etkisiyle fikri dönüşüm yaşayanların dahi olması ortamın dinamizmini göstermesi açısından oldukça anlamlıdır.
‘Farklılıklarımız zenginliğimizdir!’ düşüncesinin yaşandığı bu ortamda ‘Hayat, düşünenler için komedi; hissedenler için trajedidir!’ düşüncesini rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Yüksek sesle bağıranların, fikrini edebî cümlelerle ifade edenlerin, fıkra ve anekdotlarla ortama renk katanların olduğu ‘Hamzahane’de konuşulanları sessizce dinleyip iç dünyasında değerlendiren müdavimlerin anlamlı bakışları da görülmeye değerdir.
Din, mezhep, ırk ayrımı yapılmayan, eleştirme, konuşma, fikrini ifade etme gibi insanî duygulara kucak açan ‘Hamzahane’nin renkli atmosferi ile şehre katma değer kattığını tekrar belirtirken, bu ortamın yaşamasına destek veren ve tolerans gösteren herkese şükranlarımı sunuyorum.
FACEBOOK YORUMLAR