Dışımız temiz, ya içimiz?..

Prof. Dr. Ahmet Berhan Yılmaz

İnsanlar elini, yüzünü, ayağını, yediklerini, içtiklerini, giydiklerini, yaşadığı ortamı temiz tutmak, temiz bir ortamda yaşamak, temiz bir hava solumak için büyük çaba harcarlar.

Fakat aynı özeni ve çabayı iç dünyamızın temizliği için gösterip göstermediğimiz tartışma konusudur. Burada dış dünyamızın temizliğinin gerekliliğini yadsımadan iç dünyamızın temizliğinin belki de dış dünyamızın temiz olmasından daha önemli olduğunu vurgulamak gerekir.

Hani ülkemiz Müslüman bir ülke olduğu için bize uygun bir örnekle yazımızı somutlaştıralım. Namaz kılmak, camiye gitmek için abdest alan bir insanın ellerinin, yüzünün, elbiselerinin temizliğine ne kadar özen gösterdiğini görürüz.

Peki, dış dünyasının temizliğine bu kadar önem veren kişinin aynı dikkati, özeni, temiz olma ve arınma ihtiyacını iç dünyası için gösterip göstermediği merak konudur.

Yüreğinde kin, nefret, düşmanlık, ötekileştirme, parti, lider, fanatizm,

Cebinde haram para, ağzında dedikodu, gıybet, iftira gibi haram söz,

Hayatında nefsine ve şeytana yenik düşmüş bir gidişat,

Aklında dünyevi hırs ve hesaplaşmalarla iç dünyamızı darmadağın eden, insani özelliklerimizi yiyip bitiren, bizi ibadet ederken bile dünyaya esir, beklentilerine köle ve kula kul eden pislikler nasıl temizlenecektir, tartışılmalıdır?

İnsanın iç dünyasını temiz tutması, onu her türlü suizandan, art niyetten, peşin hükümlerden, bağnazlıktan, haramlardan, ahlâksızlıktan, yalancılıktan, dünyevi beklentilerden, dalkavukluktan, riyakârlıktan uzak tutmasına, korumasına, bu da bilinçli, kararlı, özenli, dikkatli, sabırlı bir zihinsel çaba içine girmesine bağlıdır.

Kişinin egolarını, komplekslerini, kibrini yenebilmesi, iç dünyasındaki kirliliğin sebeplerini tespit edebilmesine ve bunlardan kurtulmak için uygun temizlenme araçlarını kullanmasına bağlıdır ve bütün bunlar için yoğun çaba, yoğun istek ve sabır gerekir.

Bu zihinsel temizlenme ve arınma süreci kişinin sözüne, davranışına ve insani ilişkilerine olumlu yansıyacağı için de kibirden, egodan, kalbindeki kir ve pastan arınmış, iç dünyası düzene girmiş olan temiz insan ortaya çıkar.

İnsanlara tehlike, tehdit, zulüm, kötülük bedeni hasta ve kirli olan insanlardan değil, iç dünyası hasta ve kirli olan insanlardan geldiği için insanoğlu dış dünyasını bir temizliyorsa iç dünyasını bin temizlemelidir.

Özetle bindiği aracın temizliğini bile iç, dış temizlik olarak bir arada yapan kişilerin kendilerine gelince iç dünyalarını ihmal etmeleri veya bu şekilde yaşamaları kendileri için de, çevreleri için de, inanç ve imanları için de zulümdür.